İmara yönelik sınırsız tutkuya karşın, Kahire hâlâ büyüleyici olabiliyordu. Kahire'nin bin yıllık El Ezher Üniversitesi'nin yakınlarındaki, ortaçağdan kalma Han el Halili çarşısında Ahmed Sadullah'ın sokak kahvesini aradım. 30 kuruşun (45 sent) sıcak çay ile tütünü ve kor halindeki kömürüyle tüttürmeye hazır büyük bir nargile ve son dedikoduları hâlâ satın alabildiğini gördüm. Karşımda, halı kaplı peykede oturan sarıklı beyefendi görülmemiş biçimde konuşkandı; havadan sudan ve hayat pahalılığından başlayıp siyasete geldik:
“Elbette Cumhurbaşkanı Sedat'ın arkasındayım, ama büyük bir risk alıyor. İsrailliler tam bir karşılık vermediler. Eğer Sedat başarısızlığa uğrayacak olursa, artık bir kuşak boyunca hiçbir Arap lider barış için girişimde bulunmaya cesaret edemez.”
Ortadoğu'nun en büyük ve en çok okunan gazetelerinden biri olan haftalık Ekber el Yom'un kent merkezindeki bürosunda, Başyazar Abdülhamid Abdülgani aynı noktaya parmak basıyordu.
“Beni en çok kaygılandıran şey, Cumhurbaşkanı Sedat'ın İsrail'le yaptığı anlaşmanın Mısır'ı diğer kardeş ülkelerden uzaklaştırması oldu” diye açıkladı Abdülgani. “Suudi Arabistan'ın bizimle ilişkilerini kesmesi büyük kayıplara yol açtı. Suudiler bizim yakın komşumuz. Şimdi Mısır'a kalkın- ma yardımı olarak taahhüt ettikleri yüzlerce milyonu iptal ettiler. Yaklaşık 200.000 Mısırlı öğretmen, doktor, mühendis orada yaşıyor ve çalışıyor.”
“Ve Suudi Arabistan, Mekke ve Medine gibi kutsal kentlerin koruyucusu olması bakımından da Müslüman Mısır için manevi bir anavatan olma özelliğini taşır.”
Yorumlar
Yorum Gönder