Bir zamanlar Akdeniz kıyılarında doğuya, Şeria Nehri'nden ötelere uzanan Filistin bir devlet olarak Orta Doğu, Kuzey Afrika, Avrupa ve Amerika'ya yayılmış altı milyonu aşkın Filistinlinin sadece hayal hanesinde yaşıyor. Bu insanların iki milyona yakını İsrail işgali al- tındaki Gazze Şeridi'nde ve Batı Şeria'da askeri denetim altında eziliyor. Bunun yanı sıra 750.000 İsrailli Arap kendini Filistinli saysa da tarihten gelen Arap kimlikleri ile İsrail vatandaşlığı arasında yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyor.
Filistinliler arasında aylar süren yolculuğumda, bir elinde Kuran bir elinde silah, başında kefiye ile eşkıya kılıklı Filistinli imajının şiddet yanlısı birkaç örgüt üyesine uygun düştüğünü, ama çoğu Filistinli'yi tanımlamak için hiç de uygun olmadığını anladım. Lübnanlıların yanı sıra Arap dünyasındaki en iyi eğitime sahip olan bu insanlar gayet kültürlü, tarz sahibi ve çok yönlü bir topluluk. Çoğu da Batılı anlamda orta sınıf mensubu. Müslümanların yanı sıra Hıristiyan olanları da var. Kısacası Filistinlilerin arasında geçirdiğim günlerde bir dizi başarı, bir dizi sürpriz ve bir dizi trajediyle karşı karşıya kaldım.
1948'de atayurdu olan Yafa'dan kaçarak, bir zamanlar balıkçılık yaptığı Akdeniz kıyıları yakınındaki bir mülteci kampına yerleşen Ahmed Abu Nasır ile Gazze Şeridi'nde tanıştım. Tanıştığımda 69 yaşında olan Ahmed, hâlâ Gazze'de suyu olmayan iki göz bir evde yaşıyor. “Çocuklarımı burada büyüttüm,” diye anlatıyor, “ve burada öleceğim. Memleketimi asla göremeyeceğim.” Aynı yıl evini terk ederek kaçan bir başka Filistinli sürgün Hasib Sabbağ, daha önce mühendislik diploması aldığı Beyrut Amerikan Üniversitesi'nin bulunduğu Lübnan'a sığınabilmişti.
Yorumlar
Yorum Gönder