"Bodrum öldü" dediler, koşa koşa geldim, baktım kalbi hala atıyordu .
Onun öldüğünü söyleyenler, merhumu yad edenler, kaçıp gidenler, sokaklarından, kalabalığından, koyları işgal eden kooperatif evlerinden nefret edenler var artık, kalebentlik Cevat Şakir'in Bodrumu'nda. Halikarnas Balıkçısı ki, "Başka yerde olup nur içinde yatılacağına, burada nur içinde yaşanır" demişti. O ki, asıl sürgünü istanbul'a döndüğünde yaşamıştı. Belki şunu anlamak gerek; Bodrum aslında hiçbir zaman bir tatil beldesi olmadı, burası hep, 3 000 yıllık tarihi olan, yaşayan bir kentti. Turistik dükkanlardan ve beach club'lardan, kendinizi çekip çıkardığınızda, göreceksiniz: iki yaşlı kadın sokak ortasında sohbet ediyor, kuaförde annesini bekleyen pembe elbiseli küçük kız, herkesin önünde dans ediyor, alışveriş merkezleri dolu, trafik sıkışık, otogar hareketli, sokak arasında bir kadın dikiş dikiyor, bir çocuk ders çalışıyor, manavlar, minibüsçüler geçim derdinde, matbaa yıllardır tıkır tıkır işliyor. Bodrum konu olduğu kart postallardan ibaret değil, sadece tekne direklerinin arkasındaki görkemli kale de değil, turist çeken ilanlardaki gibi "güneş, deniz, eğlence" hiç değil.
Yorumlar
Yorum Gönder