mış ve ufak tefek elişlerinden başka pek birşey olmayan eski bina çıkıyor. Onun solunda boş ve büyük bir bina göreceksiniz. İçine giremeseniz de kapısından içi görülebiliyor. Kültür Bakanlığı'nın gerçek bir etnografya müzesi yapmak için binayı restore etmesi bekleniyor. Bu büyük bina eskiden köyün okuluydu. Şimdiki okul da karşısında. Yıllar sonra yapılan okulun eskisinden küçük olması sizi de düşündürecektir sanırız. Köyün küçük meydanına, lokantaların bulunduğu taraftaki park yerine aracınızı bırakın. Daracık sokaklarda arabayla gezmek hem mümkün değil, hem de yakışıksız olur.
Vadiye sırtınızı dönerek köy içinde küçük bir tura başlayabilirsiniz. Taş döşeli dar sokaklardan yürüyerek yokuşu çıkmaya başlayın. İlginç mimari örnekler sunan evler nostaljik bir rüzgarla birlikte hüzün de estiriyor. Çoğu yıkılmaya yüz tutmuş, zorlukla zamana ayak diremeye çalışan evler arasından yürüyorsunuz. Bu arada Safranbolu tarzı iki köprülü ev göreceksiniz. (Evin altında geçiş yolu bırakılmış.) Bu tarzın Şirince'ye nasıl geldiğini bilen yok. Başka örneği de yok.
Motor gürültüsü, korna sesi, bağırıp çağıran satıcılar... hiçbiri yok. Onlar sizin geldiğiniz kentte kaldı. Şirince'de önce huzur var, dinginlik var, arasıra öten kabadayı horozların üürüüü'lerini ve yumurtlayan tavukların gıd gıdak'larını saymazsanız. Köy iki yamaca yayılmış. Evler birbirine saygılı kurulmuş, kimse kimsenin önünü kapatmamış, herkes penceresinden ovanın, karşı tepelerin yeşiline, geceleri ayışığına gönlünce dalıp gidebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder